Genelİmam Hüseyin (a.s)Makaleler

İMAM HÜSEYİN’İN AHLAKİ FAZİLETLERİ

İbn-i Şehraşub Menakıb kitabında Ruhayni’den şöyle nakl ediyor: “İmam Hasan ve İmam Hüseyin (alehim’es selam) abdest almakla meşgul olan yaşlı bir adamın yanından geçerken onun doğru abdest almadığını gördüler, onu rahatsız olmayacak bir şekilde hidayet etmek için abdest konusunda tartışmaya başladılar, onlardan her biri diğerine; senin abdest alman doğru değildir diyordu. Yaşlı adama: “Kimin doğru abdest aldığına sen karar ver” deyip abdest almaya başladılar. “Hangimizin abdesti daha doğrudur?” dediklerinde yaşlı adam şöyle dedi: “Sizin ikiniz de güzel abdest aldınız, ama bu cahil ve yaşlı kişi doğru abdest almadı.” Böylece yaşlı adam rahatsız olmaksızın doğru abdest almayı öğrenmiş oldu

Ahlak ve Davranışı
İbn-i Şehraşub Menakıb kitabında Ruhayni’den şöyle nakl ediyor:
“İmam Hasan ve İmam Hüseyin (alehim’es selam) abdest almakla meşgul olan yaşlı bir adamın yanından geçerken onun doğru abdest almadığını gördüler, onu rahatsız olmayacak bir şekilde hidayet etmek için abdest konusunda tartışmaya başladılar, onlardan her biri diğerine; senin abdest alman doğru değildir diyordu. Yaşlı adama: “Kimin doğru abdest aldığına sen karar ver” deyip abdest almaya başladılar. “Hangimizin abdesti daha doğrudur?” dediklerinde yaşlı adam şöyle dedi: “Sizin ikiniz de güzel abdest aldınız, ama bu cahil ve yaşlı kişi doğru abdest almadı.” Böylece yaşlı adam rahatsız olmaksızın doğru abdest almayı öğrenmiş oldu. 1

Tevazusu
İbn-i Asakir, Tarih-i Dimaşk kitabında şöyle naklediyor: “Bir gün İmam Hüseyin (a.s), abalarını yere sermiş kuru ekmek yemekle meşgul olan bir grup fakir ve yoksulların yanından geçerken İmam’ı yemeğe davet ettiler. İmam (a.s) atından inip; “Allah mütekebbirleri sevmez” buyurup onlarla yemek yemeğe meşgul oldu.
Sonra onlara; “Ben sizin davetinizi kabul ettiğim gibi siz de benim davetimi kabul edin “ buyurdu. Onlar da bu daveti kabul ettiler. İmam (a.s) onları evine götürüp cariyesi Rubab’a şöyle dedi: “Azık olarak topladığın şeyleri misafirlere getir.” İmam (a.s) onları iyice ağırladıktan sonra bir takım hediyelerle onları uğurladı. 2

Hilmi
İmam Hüseyin (a.s)’ın hizmetçisi, cezalandırılmayı hakkeden bir suç işledi. İmam (a.s) onun tenbih edilmesini emretti. Hizmetçi; Ey mevlam: “Ve’l kazimin’el ğayz” (Öfkelerini yenenler) dediğinde, İmam (a.s); “Ondan vazgeçin” buyurdu. Hizmetçi; Ey mevlam: “Ve’l afîne an’in nas” (İnsanları affedenler) dediğinde İmam (a.s); “Seni affettim” buyurdu. Hizmetçi; Ey mevlam: “Vallahu yuhibb’ul muhsinin” (Allah ihsan edenleri sever) dediğinde de İmam (a.s); “Sen Allah rızası için serbestsin, sana bağışladığım miktarın bir kaç katı daha senin içindir” buyurdu. 3

Şecaati
İmam Hüseyin (a.s)’ın Aşura günü sergilediği şecaat ve cesareti hiç kimse görmeyip ve görmeyecektir de. İmam (a.s) Aşura günü, karşısına çıkan herkesi kılıçtan geçiriyordu, böylece düşmandan çok sayıda insanlar öldürdü. Ömer bin Sa’d bu durumu görünce; “Tek tek onun karşısına çıkmayın, hep birlikte ona saldırın” diye emretti.
Bazı raviler şöyle demiştir: “Ashabı, evladı ve bütün aile fertleri ölüp de onun gibi şecaatli savaşan biri vallahi görülmemiştir. İmam Hüseyin (a.s) susuz olmasına rağmen düşman ordusunun hangi semtine saldırıyorduysa adeta çekirgeler gibi onun önünden kaçıyorlardı… Nihayet uzaktan İmam (a.s)’ı ok yağmuruna tutup ne kadar korkak olduklarını kanıtladılar.4

Namaza Verdiği Önem
Aşura günü öğle namazı vakti, Ebu Semame-i Saydavi İmam Hüseyin (a.s)’a şöyle arz etti:

“Ya Eba Abdullah! Canım size feda olsun! Düşmanın ordusu size yaklaştı, Allah’a ant olsun ki, ben senin huzurunda öldürülmedikçe sen öldürülmeyeceksin; gönlüm, seninle öğle namazı kıldıktan sonra Rabbimi mülakat etmeyi (şahadet şerbetini içmeyi) istiyor.”

İmam Hüseyin (a.s) göğe doğru bakarak şöyle buyurdular:

“Bize namazı hatırlattın, Allah seni namaz kılanlardan etsin. Evet, namazın ilk vaktidir. Bu halktan, namaz kılmamız için savaşı durdurmalarını isteyin.”

Hasin bin Numeyr, İmam Hüseyin’in sözünü duyunca şöyle seslendi: “Sizin namazınız Allah katında kabul değildir.”

Habib bin Mezahir cevaben şöyle dedi: “Ey alçak! Resulullah’ın oğlunun namazının kabul olmayıp da senin namazının kabul olacağını mı zannediyorsun?!…”

Daha sonra Züheyr bin Kayn ve Said bin Abdullah, İmam Hüseyin (a.s)’ın namaz kılması için Hazreti korumak amacıyla O’nun önünde durdular; İmam (a.s) da az bir yareniyle namaz kıldılar. Said bin Abdullah, kendisini İmam’a taraf atılan oklara siper ediyordu, bedenine o kadar ok isabet etti ki, ayak üstünde duramayıp yere düştü ve şöyle dedi:

“Allah’ım! Âd ve Semud kavmine lanet ettiğin gibi bu kavme de (Kufe halkına da) lanet et! Allah’ım! Benim selamımı Peygamberine ulaştır; O’nu bunca yaraların acısından haberdar et; çünkü bu işten hedefim, Peygamberinin oğluna yardım etmektir.”

Said, bu olaydan sonra şahadete erişti. Allah’ın rahmet ve rızvanı ona olsun.

Kaynaklar:
1- Menakıb-i İbn-i Şehraşub
2- A’yan’uş- Şie, c.1, s.580
3- A’yan’uş- Şie, c.1, s.580.
4- Bu konudaki tarih kitaplarına bakabilirsiniz.
5- Bihar, c. 45, s. 21.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu